Öncelikle başlığından da anlayacağımız üzere, dekorasyon kavramı, kişinin ya da kurumun kendine has olmalı kendisinden bir parça olmalı özgünlük esas alınmalı ve kişinin karakterini yansıtan tınılar içermelidir.Örneğin: resmi kurumlar genellikle insanların çok vakit geçirmesi istenilmeyen dolayısıyla iş akışına engel teşkil edilmesi istenmeyen kurumlardır. Dolayısıyla bu tarz kurumlarda alabildiğine toprak tonları hakimdir. Bu sebeptendir ki kullanılan her bir argüman kişi ya da kurumun ruhunu yansıtır yansıtmalıdır da.Öncelikle başlığından da anlayacağımız üzere, dekorasyon kavramı, kişinin ya da kurumun kendine has olmalı kendisinden bir parça olmalı özgünlük esas alınmalı ve kişinin karakterini yansıtan tınılar içermelidir. Örneğin: resmi kurumlar genellikle insanların çok vakit geçirmesi istenilmeyen dolayısıyla iş akışına engel teşkil edilmesi istenmeyen kurumlardır. Dolayısıyla bu tarz kurumlarda alabildiğine toprak tonları hakimdir. Bu sebeptendir ki kullanılan her bir argüman kişi ya da kurumun ruhunu yansıtır yansıtmalıdır da.
Aksi taktirde, kişilerin iç benliğinde bir kavram kargaşası dolayısıyla bir kaos meydana gelir. Oysa ilk bakışta çokta fazla önem atfedilmeyen bu tarz nüanslar aslında kişi ya da kişilerin algı mekanizmasını etkileyecek kadar büyük bir güce sahiptir. Bundandır ki ortaya koyulan ürün, yapan kişinin ya da temsil edilen kurumun ruhunu yansıtmalıdır. Nasıl ki moda kavramı her ne kadar genel geçer olarak algılansa da kişinin kendine yakışanı giymesi ya da kullanması ve kendini tanımakla alakalı ise dekorasyonda da aynı durum söz konusudur. Dekorasyonun kişinin kendine has olması durumunun ne kadar büyük bir önem arz ettiğini yine renklerden yola çıkarak daha somut bir hale getirelim.
Misal: kırmızı renk insan zihninde tehlike ve ikaz olarak kodlanır. Bu yüzden acil durum levhaları trafik ışıkları ve dikkat çekilmesi istenen argümanlar kırmızı renklerle bütünleştirilir. Yine sarı renk insan beynini faaliyete geçirici ve zihinsel canlılığı artırıcı özelliğe sahip olması dolayısıyla başta güneş, yeni güne başlama, uyanma, harekete geçme, aktif olma gibi anlamları sembolize eder. Yine bu bağlamda restoran ve yeme içme temalı mekanlarda en çok kullanılan renkler sarı, kırmızı ve turuncu renklerdedir. Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem ama son zamanlarda bilhassa popüler dekorasyon örneklerinde karşılaşıldığı üzere, yatak odalarında mor renk hakimdir. Yine mor rengin dinlendirici yatıştırıcı özelliklerini ve uykusuzluk problemi yaşayan insanların sürekli lavanta çayı içmeleri ve yastıklarının altına lavanta keseleri koymalarını da göz önünde bulunduracak olursak yatak odalarında kullanılan mor rengin oldukça isabetli bir moda akımı olduğunu söylemek oldukça yerinde olacaktır.
Tüm bu gerçekliklerin aksine bir de insanların başka kişilere ya da klişelere özenme, dolayısıyla da yanlış tercihler yapma gibi bir durum söz konusudur ki, bu tercihler doğrultusunda maalesef ki uzun vadede olumsuz geri dönüşler gerçekleşir. Yani sırf moda olduğu için ya da herkes onu kullandığı için içinden gelenleri bir kenara bırakıp örneğin İngiliz tarzı moda akımını kendi somut yaşam alanına entegre etmeye çalışan birisi kendini o ortamda umduğu kadar mutlu hissedemeyecektir. İşte bundandır ki, her insanın, sadece dekorasyon alanında değil her koşulda ve mekanda yaşamdaki mottosu, ”Kendine yakışanı yap” olmalıdır. Çünkü insanın içinden geleni yapması özgür hissetmesinin dolayısıyla da mutlu olmasının tek koşuludur.
Sizin için 2018 – 2019 sezonunun en güzel dekorasyon fikirlerini galerimize ekledik, detaylı inceleyebilirsiniz.
